AYDER YAYLASI VE ZİL KALE
Gezinin son duraklarından biri olan 1350 rakımlı AYDER Yaylasın'dayız..
Ayder'e çıkan yollar diğer yaylaların aksine çok muntazamdı..
Ayder abartısız cennetten bir köşe gibi..
Çam ormanları ile kaplı, yeşilin neredeyse en güzel tonları ile bezenmiş,
etrafı şelalelerle çevrilmiş,
üstüne üstlükte şifalı kaplıca suları ile hayat bulmuş bir yer..
Her yer pansiyon ve motellerle ve tabiki insanlarla dolu.
Eeeee daha ne diyelim bundan iyisi Şam'da kayısı
Kartpostallarda gördüğünüz görüntülerden kat kat daha fazlasını gördük..
Yeşillik bu derece can alıcı olunca bizimkiler de daha fazla dayanamadılar ve ayaklarını özgür bıraktılar..
Bazende çimenlerin üzerinde babalarının verdiği gazla yatıp yuvarlandılar.
Hava ortam güzel, oksijen bol dolayısı ile biz öğlen olmadan acıktık..
Ayder de yöresel ürünlerin satıldığı bir yer keşfettik..
Satıcının birçok ikramından sonra önce tadımlık tüm ürünlerden aldık ve çok memun kaldık..
Sonra da çekinerek minik poğaçaların tarifini istedik...
Daha doğrusu belki de vermez diye eşime istettim..
Adam seve seve vermiş ama bizimkiler yanımıza asık suratla geldiler..
Senin yüzünden terslendik adam ustadan ,tarif istemeye utanmıyormusunuz siz, dedi bize demezler mi?
Güya lafı ben yemiş gibi sıkıntı bastı beni..
Sonrada gülerek şaka yaptık dediler ama benim beklentim olumsuz olduğu için hemende inandım..
Neyse hasılı vel kelam tarifi aldım eve gelince de hemen denedim ,
sonraki postta da sizinle paylaşıcam inşallah..
***
Fikir olsun mahiyetinde belirteyim ..
aşağıda sağda görülen poğaçamsı şeyin içinde de ,
daha önce hiç görmediğim şekerli kavrulmuş mısır unu vardı..
Tadı sanki mısır unu helvası gibiydi
Ve ustamızda poz vermeden durmadı..
Yayla insanı çok cana yakın
Altta yine yayladan bir puşili bir sima..
Kadınların baş bağlama şekilleri çok ilginçti ;insanlarında ilgisini çekiyordu..
Özellikle yayla'daki yoğun Arap turistler yakından ilgileniyorlardı..
Yaylada ki başka bir hoşlukta yokuşlara inşaa edilen pansiyon ve motellere eşyalar aşağıda ki
teleferiklerle taşınıyor..
Hatta görüntüde görüldüğü gibi yokuş çıkmaya üşenenler de ,
kendini teleferiğe bırakıp yokuşu yatarak çıkıyor..
Rize de dik yamaçlara kurulmuş yolu omayan çok köy var ve bu köyler de,
ulaşım sadece teleferiklerle sağlanıyor..
Ülkem insanları zorluklardan dolayı mucit olmuşş..
Zil kale yada Kale-i Zir Ayder 'den Çamlıhemşin'e inişte Fırtına Vadisinin batısında kalıyor..
Kaleye çıkılan yolun büyük bölümü asfalt ve oldukça iyi durumda.
Yol üzerinde yer alan Fırtına Deresi üzerindeki eski kemerli taş köprüler ise ayrı bir güzel.
Kaleyi görmeye gittiğimizde restorasyon olduğu için aslında ziyarete açık değildi .
Biz de dışarıdan şöyle bir incelemekle yetindik..
Kalenin dört tarafı ormanlarla çevrili bir vadinin tepesine 13-14.yylarda yapıldığı söyleniyor..
İpek yolunun Karadeniz'e çıkan kollarından birini koruduğu düşünülüyor.
Kale yanına aşağıdan yukarı çıkarken aşağıda kalan vadi görüntüsü de çok ürkütücü..
Zil kaleden sonra da
ertesi gün yapılacak ANZER BALI YAYLA ŞENLİKLERİ ne katılmak ve
ve o gece geceyi geçirmek için yer ayırttığımız Anzer yollarına düştük..
yeşilin her rengi var ne güzel gözler dinlenmiştir bolca
YanıtlaSilGene imrenerek gene iç geçirerek hayranlıkla okudum... Rabbim inşallah hayırlısı ile bizlerede buraları görmek nasip eder. Zuhal
YanıtlaSilPogacalar nefis görünüyor,aciktim biraz simdi,olsada yesek:)
YanıtlaSilBilmedigim,görmedigim daha okadar cok yer varki,insallah bizlerede birgün kismet olur...
Sevgiler...
Serpil.
Öcelikle belirtmeliyim blogunu çok sevdim :)
YanıtlaSilBiz de eşim annem kardeşim ve eniştemle bu Çarşamba Minik bir Doğu Karadeniz turu yapıcaz inşallah. Bloglardan bir bakayım dedim nasıl gidiliyor,nerelere uğramalı diye. Biz Rize'liyiz. Eşim ve eniştem ilk defa görecekler oraları. Doğrusu böyle kapsamlı ben de ilk defa gezip görücem. Ondan dolayı heyecanlıyım. :) Resimleri görünce de ne kadar özlediğimi farkettim. :) Bana da beklerim. :)
Sevgiler... :)