28 Şubat 2011 Pazartesi

Terbiyeli Şehriyeli Tavuk Çorbası.....



Bağışıklılık sistemimizi güçlendiren çorbaların en önemlilerindendir tavuk suyu çorba...
  "Gribin ev yapımı ilacı" olarak tabir ediliyor.
Tavuk suyuna çorba, çoğumuzun gribe yakalandığında annesinin iyi gelir diye içirdiği lezzet.
Kış enfeksiyonları için tavuk suyuna çorba birebir..
***
Çoğumuz gibi tavuk haşladıysam suyunu ya çorbada ya da pilavda değerlendiririm.
Ya da suyu hemen kullanmayacaksam , buzluk kabına koyar küpler halinde dondurur, sonra kaptan çıkarır, buzdolabı poşetine koyarım.
Daha sonra tavuk suyu tableti olarak çorba ve yemeklerde kullanırım.

Malzemeler
5 su bardağı tavuk suyu(1 adet tavuk göğsü 1 adet but)
4 su bardağı su
1 orta boy kuru soğan
2,5 yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı sıvıyağ
2 diş sarımsak
tuz
Yarım çay bardağı tel şehriye

Terbiyesi için
1 adet yumurta sarısı
1 adet limonun suyu

Yapılışı
Tavuk butlarını derisinden ayırıp göğüs ve 2 baş kuru soğan ile birlikte haşlayalım.
Haşlanmış tavukları suyun içinden alıp minik minik doğrayalım.(pişmiş soğanı da yine tavuk suyunun içinden çıkaralım)
 2,5 yemek kaşığı unu 2 yemek kaşığı sıvıyağ ile ayrı bir tencerede 3-4 dakika kavuralım.
Hazırladığımız un kavurmasının üzerine un topaklanmayacak şekilde tavuğun suyunu ve 4 su bardağı suyumuzu azar azar ekleyelim.
Daha sonra dövülmüş sarımsakları, doğranmış tavukla birlikte tencereye ilave edelim.
Tenceredeki çorba suyumuz kaynamaya başlayınca şehriyemizi de ilave edelim..
Yumurta sarısı ve limon suyunu iyice çırpalım.
Kaynayan çorbanın suyundan bir kepçe alalım ve yumurtaya ilave edelim.
Ilıyan terbiyeyi çorbaya ekleyelim iyice karıştıralım.
15-20 dakika şehriyeler yumuşayıncaya kadar pişirelim.
Servis ederken üzerine isterseniz sadece karabiber ekleyerek ,
isterseniz sıvı yağda kavurduğunuz kırmızı biber nane ilavesi ile servis edebilirsiniz..
***
Limon miktarıda zevke göre değişir.
Benim gibi çok limonlu sevmeyenlerdenseniz bu miktar kafi gelecektir..
Bu çorbayı şehriyesiz de yapabilirsiniz..O zaman un miktarı yarım kaşık daha artırılır

Tavuk suyu çorbasının faydaları
Sinüslerimizin açılmasını sağlarmış
Gripli iken zorlaşan nefes alıp vermemizi kolaylaştırırmış.
Öksürüğü hafifletirmiş
İçindeki mineraller bakımından eklem ağrılarını hafifletiyor ve vücut kırgınlığının geçmesini sağlıyormuş.

...............................Afiyet Olsun.............................

24 Şubat 2011 Perşembe

Ovmaç Çorbası (Ömeç Çorbası)

Başlıkta da belirttiğim gibi yöresel adıyla ömeç ya da genel kullanımda ki adıyla ovmaç çorbasının tarifini paylaşmak istiyorum sizinle.. 
Çorbayı hazırlarken azıcık uğraşıyorsunuz ama bu lezzete değer..
***
Oğmaç ya da ömeç, un ve su ile yapılan hamurun iki elin içine alınıp ovularak oluşturulan küçük hamur topaklarına deniyor.
 Oğmaç çorbaları sade yapılabileceği gibi yeşil mercimek ilave edilerekte yapılabilir..  Oğmaç çorbasını et suyu ile de yapabilirsiniz..
Yukarı resimde benim ovmaçlar çekimden dolayı çok büyük çıkmış aldanmayın boyutları kuskustan az büyük olacak

 
Çorbanın ovmaç kısmı anneciğimin ellerinden çıkma..
Ovmaçı nasıl hazırlıyoruz? Yukarıda kolajda göstermeye çalıştım..
Ovmaç(ömeç) hamuru için
3 su bardağı un
1 su bardağı su
2 çay kaşığı tuz
Hamur malzemelerimiz sizin için biraz fazla gelebilir siz yarım ölçü yapabilirsiniz..
Hamur yoğurma kabına unu eleyelim. Su ve tuzunu ekleyelim ve sert ve pürüsüz bir hamur elde edinceye kadar yoğuralım. Elde ettiğimiz bu sert hamurdan avucumuzda ovalayarak kuskusdan az büyük boyutta minik toplar hazırlayalım. Unlanmış tepsiye alalım.


Hamurları hazırlayınca çorbamız yarı yarıya hazır sayılır...

Diğer malzemeler...
12 su bardağı su
2 yemek kaşığı sıvı yağ
2 tatlı kaşığı nane..

Terbiyesi için
15 yemek kaşığı yoğurt
2 yemek kaşığı un
1 yumurta sarısı
*
3 diş sarmısak

Yapılışı

Çorba tenceremize yağımızı alalım ve naneyi ilave edelim ,kokusu rengi çıkana kadar kavuralım..

Yukarıda görüldüğü gibi.
Çorbamızın suyunu kavurduğumuz nanemizin üzerine ilave edelim ,
bir taşım kaynattıktan sonra hazırladığımız hamur topları karıştırarak ilave edelim.
Bir taşım daha kaynatalım.
Terbiye için yoğurdu, un ve yumurta sarısı ile bir kasede iyice çırpalım. Çorbanın suyundan terbiyemize bir kepçe ilave edelim karıştıralım. Terbiyemizi çorbaya yavaş yavaş ilave edip kaynayıncaya kadar karıştıralım kesilme olmasın.
Sıcak olarak servis yapalım.
İsteğe bağlı olarak sarımsaklı da servis edebilirsiniz. Biz böylesini çok seviyoruz... 
***
Bugün bendenizin doğum günü ; hayattan bir yaş daha alıyorum bugün...
Doğum günümü hatırlayan, hatırlamayan arkadaşlarıma ,dostlarıma kısacası tüm sevdiklerime ,teşekkür etmek istiyorum hayatımın bir parçası oldukları için.
Rabbim sağlıkla, sıhhatle, tüm sevdiklerimle, hayırlı bir şekilde ömrümü geçirmeyi nasip eder inşallah.  Amin

............Afiyet Olsun................

22 Şubat 2011 Salı

Fıstıklı ,Kakaolu ,Damla Çikolatalı ,Vişneli Kek....



Daha önce bahsettiğim anne çocuk fuarından istediğim anlamda yararlanamayınca,
 ala ala yine mutfakla ilgili kek kalıbı aldım döndüm..
İlginç di mi neye niyet neye kısmet.
Uzun süredir bu kalıbı almayı düşünüyordum orada da görünce kaçırmadım doğrusu..
Kullandığım kalıp aşağıda görülüyor .

Bu kalıpla sütlü tatlıların da çok şık görüneceğine eminim.
Deneyince sizinlede paylaşırım inşallah....
Kakaolu kekimizin içi yumuşacık oldu..
İşte tarifi..

Malzemeler
3 Yumurta
2 su bardağından 2 parmak eksik şeker
Yarım su bardağı sıvıyağ
50 gr tereyağ
1 su bardağı süt
1 yemek kaşığı yoğurt
3 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı karbonat
1 Paket vanilya
yarım çay bardağı damla çikolata
yarım çay bardağı vişne(çekirdekleri çıkarılmış)

Yapılışı
Öncelikle tereyağını eritelim.Yumurtaları ve şekeri krema kıvamına gelene kadar mikserleyelim.
Tereyağını ,sıvı yağı ,süt ve yoğurdu ekleyelim ve mikserlemeye devam edelim.
Daha sonra kakao,un,kabartma tozu,vanilya  ve karbonatını ekleyelim.
Unu ve kabartma tozunu karıştırdım eleyerek ekledim.
Damla çikolatasını da ekleyelim.
Kek kalıbımıza dökelim.
Kek karışımımızı kalıbımıza dökünce vişneleri üzerine koyalım.
170 derecede ısıtılmış fırında 45 derece kadar üzerine batırdığımız kürdan temiz çıkana kadar pişirelim.
Kek  pişip soğuyunca kalıptan çıkaralım.
Üzerini toz fıstık ve hindistan cevizi ile süsledim..
.............................Afiyet
Olsun.................................

18 Şubat 2011 Cuma

Yalancı Fukara Keşkül'ü....


Bu aralar sütlü tatlılarla pek bir haşır neşirim..
Osmanlı mutfağından, günümüze kadar gelen harika bir tat KEŞKÜL
Osmanlıda adı Fukara keşkül-ü imiş ama fukaralık tatlı da değil çünkü tatlının içindeki malzemeler baya zengin ve doyurucu..
Tatlıyı zenginler fakirler için yaptırıyor ve dağıtıyorlarmış..
Fukâra Keşkülü, doyurucu olması ve insanı tok tutması nedeniyle, Kanuni devrinin imâretlerinde fakirlere dağıtılan yüksek kalorili, sütlü bir tatlıymış..
Gelelim bizim tatlının neden yalancı keşkül olduğuna....
Normal keşküle göre daha kestirme yolla yapılması, normali baya bir uğraştırıcı çünkü.
(badem sütle belli aşamalardan geçirilerek macunlaştırılıyor vs.) 

Malzemeler
1litret süt
1 su bardağı toz şeker
1,5 yemek kaşığı pirinçunu
1,5 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı hindistan cevizi
1 yemek kaşığı toz badem
2 adet yumurta sarısı
2 paket vanilin

Üstünü süslemek için
toz badem
tuzsuz antep fıstığı
hindistan cevizi
toz fındık

Hazırlanışı
Sütü tencereye koyup yumurta sarısı,pirinçunu,un,
hindistan cevizi ve toz bademi tenceredeki süte ekleyip karıştırarak kaynatalım...
Karışımımız muhallebi kıvamına gelince ocaktan alalım.
Vanilyayı ve şekerini de ekleyip tekrar karıştıralım...
Hazırladığımız keşkülümüzü servis kaselerine boşaltırken, biraz yukardan dökelim ki üstte göz göz kabarcıklar olsun.
Tamamen soğuduktan sonra buzdolabında 2 saat bekletip üzerini fındık, fıstıkla süsleyip servis yapabilirsiniz.
 
***
Dün hatırlayacaksınız İstanbulda açılan anne bebek fuarından bahsetmiştim..
Bugün dediğim gibi gittim fuar'a ama beklediğim gibi bulmadım doğrusu..
Fuar için üç salon ayırmışlardı ama ikisi toptancılar içindi eeee bize ne kaldı tek bir salon orada da çok işe yarar bişey göremedim doğrusu..
Benim ilgimi çeken herşey toptan olan bölümde olduğu için koca bir hayal kırıklığı oldu anlayacağınız 
Fuara gitmeyi düşüneceklere kısa bir bilgi mahiyetinde anlatayım dedim..
Sevgilerle......  

17 Şubat 2011 Perşembe

Hediyelerim geldii..


Tesettür aşktır bloğunun sahibesi Mevlid kandili için bi çekiliş yapmıştı.
Bende bu çekilişe katılanlardanım ..
Hediyelerimizi en son çarşamba gönderecektik bende sanki çarşambayı bekler gibi o gün hediyemi Bursa dolaylarına gönderdim...
Hediye gönderdiğim arkadaşım inşallah hediyesini beğenir..
Heyecanlı oluyor insanın tanımadığı birine hediye göndermesi ve tabi tanımadığı birinden hediye alması...



Ben hediye çekilişini düzenleyen blog sahibesi Emine hanım'a çıkmışım..
Kendi hediyemi kargoya verdim eve geldim benim hediye paketimde eve girer girmez geldi..
Paket ve içinden çıkan cicilerim yukarıda görülüyor..
Hepsi birbirinden şık şeylerdi..
Emine arkadaşıma gönderdiği hediyeler ve düzenlediği etkinlik için tekrar
teşekkür ediyorum ....  
***
Bu sene 20.si düzenlenen Anne, Bebek, Çocuk Ürünleri Fuarı  
bugün İstanbul fuar merkezinde (İFM)başladı...
Fuar alanı Yeşilköy havaalanı karşısında yer alan CNR fuar alanın yanında.. 
Fuar, 17-20 Şubat 2011 tarihleri arasında gerçekleşecek..
Fuar hakkında bilgi edinmek için buraya bakabilirsiniz....
Ben yarın gitmeyi düşünüyorum;dönüşte sizle izlenimlerimi paylaşırım...
Tüm bebeği olan ve olacak annelere duyurulur.. 

16 Şubat 2011 Çarşamba

Ev Yapımı Tulumba Tatlısı Ve Aynı Hamurdan Çeşitlemeler.....



Ev yapımı tulumba tatlısına ne dersiniz?
Çıtır çıtır, dışarıda satılanlara göre daha sağlıklı olduğunu bildiğiniz kendi ellerinizle yaptığınız tulumba tatlısına kimse hayır demez sanırım..
Uzun zamandır denemeyi düşündüğüm ancak fırsatını bulduğum bir tarifti ,denedim  ve daha önce neden yapmadım diye pişman bile oldum..
***
Hamur olarak profiterol hamuru benzeri bir hamur.
Ve en güzeli de aynı hamurla değişik şekillerde tatlılar (vezir parmağı,halka tatlısı, hanım göbeği ve tulumba)yapabiliyorsunuz ,tercih sizin..  

Malzemeler
2.5 su bardağı un
3 su bardağı su
50 gr.tuzsuz tereyağı
1 tatlı kaşığı toz şeker
1 çimdik tuz
3 yumurta
1 yemek kaşığı irmik(evde olmadığı için ekleyemedim)
1 yemek kaşığı nişasta

Şerbeti için
4 su bardağı su
4 su bardağı şeker
1 yemek kaşığı limon suyu

Kızartmak için
Bol sıvı yağ

Hazırlanışı
Öncelikle tatlının şerbetini hazırlayalım soğusun. Şeker ve suyu tencereye koyalım, şeker eriyene kadar karıştırarak kaynamaya bırakalım.
Şerbet koyu kıvama gelince limon suyunu ekleyelim ve ocaktan alarak soğumaya bırakalım.
 Su ve tereyağını tencereye alalım suyun kaynamasını bekleyelim.
Elenmiş unu yavaş yavaş tencereye ekleyelim ve hızlı hızlı karıştıralım. Tuzu ve şekeri ekleyerek tencereye yapışmayan bir hamur elde edene kadar(yukarıda kolajda görüldüğü gibi  )
 kaşıkla kavuralım .(kısık ateşte 5-6 dakika kadar)
Tencereyi ocaktan alalım, kaşıkla sürekli karıştırarak hamurun soğumasını sağlayalım.
Ilıyınca yumurtaları birer birer kıralım.
 İrmik ve nişastayı ekleyerek pürüzsüz bir hamur elde edene kadar tahta kaşıkla veya mikserle yoğuralım.  ( Hamur yumurtaları ekleyince önce vıcık vıcık  oluyor ama yoğruldukça gerçek kıvamına ulaşıyor)
 Hamuru isterseniz elle müdahele ederek daha kolay toparlayabilirsiniz. (aşağı kolajdaki ilk resim)
Hamur kendini toplayınca, aşağıdaki kolajda görülen tırtıllı başlık takılmış krema pompasına dolduralım. Bol sıvı yağ koyduğumuz  kızartma tenceresine yağ soğuk olmak şartı ile hamuru şeritler halinde sıkarak istediğimiz büyüklükte şekiller oluşturalım.
 Kestiğimiz tatlıları soğuk yağa attıktan sonra ocağı orta ayarda açalım.
Tatlıları yağda arada sallayarak kabarmalarını sağlayarak kızartmaya başlayalım.



Kızarma başlayınca ocağın altını tamamen açalım.
Tulumbalar sertleşmeye başlayınca yağın üzerine doğru çıkacaktır.
Bu esnadan sonra delikli bir kaşıkla karıştırarak kızarıncaya kadar pişirelim.
Kızaran tatlıların önce fazla yağını çektirmek için kağıt havlu üzerine alalım.
Daha donrada hemen soğuk şerbete atalım.. 2-3 dakika şerbet içinde beklettiğimiz tatlıları,
 servis tabağına alabiliriz.
Not: Her kızartmadan sonra yağı bir süre soğutmamız gerekiyor, sebebi ise hamurun içinin pişmesi için önce soğuk yağa atılması gerekiyor...



Üstte aynı hamurla yaptığım vezir parmakları görülüyor.
Bunun için elinize bir miktar hamur alıp avuç içinde şekillendirerek soğuk yağa atıyoruz..
Benim parmaklar biraz tombulca oldular.
Ama lezzeti çok güzeldi.
İçleri yumuşak şerbetli dışı çıtır çıtır..



Üstte ise krema pompası ile uzun sıkarak elde ettiğim halka tatlılar görülüyor..
Görüntü olarak tam istediğim gibi oldular sizce nasıl görünüyorlar?
***
Veee en son olarak hanım göbeği şekli
Yine hamurdan ceviz kadar elimize alıp yuvarlıyoruz . Yuvarlakların tam ortalarını çukurlaştırıyoruz.
Pişirme şekli hepsinde aynı şekilde... 

En sonunda oluşturduğumuz çukurları tozfıstıkla dolduruyoruz..
Tatlılarımız servise hazırdır ister sıcak ister soğuk iki şekilde de çok lezzetli olacaktır..

.................................Afiyet Olsun.............................

13 Şubat 2011 Pazar

Güllerin Efendisi'ne........

  
Pencereni açtım Sensiz bir korulukta...
Yola bakardı bir yanı, bir yanı uçsuz bucaksız bir dağa. İsimler koyardım Sen'i andığım zamanlara:
Adı Gül, adı Yağmur, adı Sen...
 Kimse bilmezdi yağmur nasıl düşer pencereme.
Her bir damla Sana sevdalı gelirdi. Yüreğime inerdi usul usul. "Ah küçüğüm " derdim, "Kurak bir iklime düşmektesin, çöle açmaz menekşeler" bilmezdim o damlalarla yeşermiş meğerse yüreğimdeki çiçekler...
Penceremi açtım Sensiz bir zamanda. Gül devri değildi gördüğüm manzara.
Üşüdüm bir kış ayazında.
Sen'i sordum karşılaştığım bütün varlıklara.
Ben Sen'i ararken, adını dahi duymamışlara rastladım bu pencerede. Ağlamak kar eder mi bilmem: Ağladım işte Sensizlikte!
Ağladım üşümüşlüğün yetim zemheresinde!

Bir pencere daha dedim, bir pencere daha. Sen'i sordum ey Nebi! Bir bedevi gibi, belki üzgün, belki yorgun bir Sensizlikte. Ellerim mi ısındı, hava mı bilmem. Bir vahaya rastladım buz kesmiş topraklarda. Kokuna hasret güller gördüm; bahçelerde, bağlarda...
Bilmezdim Sen'in aşkından kor kor yanan yürekler varmış garipler kervanında.
Hangisine yaklaşsam dillerde Sen, bakışlarda Sen.
 Kendi adını dahi hatırlayamayanların kervanı bu:
Adı Sen!..
Ey Nebi! Sana bakanların penceresinden ayırma bizi.

       Allah'umme salli ala seyidina Muhammed in ve ala a'li Muhammed..
Gül bahçesine girenler,gül olmasalarda gül gibi kokarlar.
Kainatın en güzel gülünün kokusunun üzerimizden hiç eksik olmaması dualarımla
Mevlid kandilimiz mübarek olsun.. 

Meksika Fasulyeli Karışık Salata....

İstanbulda güneşli bir hava var ...
Hafta sonu ve güneş bir araya gelince insanın içi içine sığmıyor .
Havalar bir iki güne soğuyacak diye duydum o yüzden değerlendirmeli diye düşünüyorum...
**
Meksika fasulyeli salatayı bir akraba gününde yapmıştım yayınlamak ancak kısmet oldu..
Bu tarz fasulyeyi ya kuru olarak alacaksınız ya da benim gibi uzun aramalar sonucunda ,
 konserve olarak bir şarküteride bulacaksınız..
Ama lezzet için değer derim..
Yok aradım bulamadım derseniz dağılmadan pişen bir kuru fasulye ile de deneyebilirsiniz..
Pratik, çok lezzetli ve bir o kadar da vitamin dolu bir salata....

Malzemeler
1 kutu meksika fasulyesi (konserve)
10 adet kornişon turşu,
1 kase haşlanmış mısır,
3 adet közlenmiş kırmızı biber,
5-6 adet haşlanmış dilimlenmiş mantar,
maydanoz, dereotu,
4 adet yeşil soğan,
1 havuç rendesi,
Yarım kavanoz hazır garnitür,
2-3 yaprak kadar kırmızı lahana,
sıvı yağ, limon ,nar ekşisi,
tuz.

Yapılışı
Konserve fasulyeyi  süzgeçye yıkayıp iyice süzelim.
Tüm malzemeyi ince ince doğrayalım süzdüğümüz fasulye ile karıştırma kabına alalım.
Damak tadınıza göre limon suyu, nar ekşisi, zeytin yağ ve tuzla sos hazırlayıp,
 salataya ekleyelim ve karıştıralım......
Salatamız servise hazırdır .

........................Afiyet Olsun.......................

10 Şubat 2011 Perşembe

Dostum Dediğim.....

Günaydın sevgili arkadaşlar;
Okullar tatile girince çocukların evde olmasından dolayı sanki ben tatile girmiş gibi oldum,
Üzerimde bir ağırlık sormayın gitsin..
Bugün yeni bir tarif yok .Biraz değişiklik yapalım dedim..
Bu hafta kardeş gibi sevdiğim ,üniversiteden arkadaşım Melikecim Bursadan geldi ve büyük bir zevkle onunla zaman geçirdik .
Melike benim için farklıdır çünkü aynı okulu, aynı evi ,bazen aynı yemeği paylaştık onla..
Ailece görüştük halada görüşmekteyiz .
Hesapladıkta 16 sene olmuş tanışalı , nice onaltıları görürüz inşallah.   
İlk gün bol bol gezdik, okuldan arkadaşımız Yıldız'la buluştuk, sohbet ettik,
alşveriş yaptık ,sinemaya gittik.
Yukarıda ilk günümüz 212 de Yıldızla buluştuk ve saatlerce okul yıllarından ve daha bir çok konuda
zevkle konuştuk... 

Ertesi gün asıl amacımız boğaz turu yapmaktı..
Sağolsun hava muhalefeti yüzünden Eminönü'nü turlamakla yetindik..
Bebek için süslü süslü ciciler aldık , kadın milleti işte soğuk felan dinlemedik keyfimizce gezdik
alışveriş yaptık.....
Özellikle kuru kahveci mahmut efendinin bulunduğu sokaktaki bebek süsleri,şeker ve sepetleri satan mağazalar çok sevimliydi bizde kayıtsız kalamadık..
Boğaz turu yapamadık ya,
bi şey eksik kaldı sanki, biz de eve dönüşte direksiyonu Süleymaniye Camii'ne çevirdik.
Dar ama gizemli sokakalardan geçerek ulaştık,
 Mimar Sinan'ın kalfalık eseri ,restorasyonu yeni yapılmış camiye...  
Mimar Sinan bu camiiyi Kanuni adına inşa etmiş..
Caminin bahçesinde Kanuni'nin Türbesi de var ama restorasyonu halen devam ediyor..
Dışarıdan şöyle bir gözatmakla yetindik..
Mimar Sinan'ın türbesi ise caminin karşısındaki müftülüğün içinde yer alıyor....
 
Caminin içi çok sade ve huzur verici...
Melikecimle caminin ayrıntılarını incelerken çok zevk aldık ...
Burası da Mimar Sinan'ın diğer eserleri gibi ince ayrıntılarla gizliydi..
Biz planlı gitmediğimiz için daha önce cami hakkında duyduklarımızla idare ettik..
Ama böyle bir eseri ziyaret ederken en azından internet üzerinden küçük bir araştırma yapılarak gidilirse eseri daha değişik bir gözle inceleme şansınız olur..


Süleymaniye Camiinin hemen karşısında Meşur kuru fasulyeciler sıralanmıştı...
Buraya kadar gelmişken denemeden olmazdı ..
Biz tercihimizi Tarihi Alibaba'dan yana kullandık.
İyi de yapmışız çünkü kurufasulye de lezzet tavan yapmıştı..
Çok lüks bir yer değil ama bu lezzet için gidilebilecek bir yer, yanında turşusu ile kurufasulye güzeldi..
*
Sonraki durağımız ise Fatihteki Kömür lokantası oldu..
Eşimin öğrencileri ile daha önce denediği sütlü kadayıf tatlısını bir de biz test etmek istedik.. 
Biz de gurmeyiz ya, tatlı bizden de geçer not aldı .
Evde de denebilecek kolaylıkta ama güzel bir tatlı..
Evde denemedim ama denenecekler arasına girdi bile..
Bu posta başlarken bu sefer tarif yok dedim ama dayanamadım yine...
Tatlının kısaca tarifi şu şekilde..

Sütlü kadayıf tatlısı
Kadayıfı fincanda yaptığımız şekilde ara katına bol kavrulmuş fındık ilave ederek şekillendirmişler.
Şekil için buraya bakabilirsiniz..
Fincandan çıkararak fırında çok kızartmadan pişirmişler.
Servis anında da kadayıfın üzerinden başlayarak şekerli süt ilave etmişler.
Şekerli sütte sanki damla sakızı tadı var gibi geldi bana..
Üzerinde yine kavrulmuş ve toz haline getirilmiş fındık ilavesi var .
Harika bir lezzet evde yaparsam paylaşırım inşallah..

Evet can arkadaşım damağımıza bir parmak bal çaldı ve işi dolayısı ile Bursaya geri döndü..
Ben elimden geldiği kadar güzel zaman geçirmeye çalıştım ,hamilelik dolayısı ile çabuk yorulsamda performansım iyiydi sanırım..
Bu arada bizde 7. ayımızı doldurduk hızla inşallah mutlu sona doğru ilerliyoruz..
Bu arada bir iki hafta önce büyük oğlum Furkan için diyetisyene başladık, dolayısı ile mutfakta yeni ve değişik çalışmalar yapamıyorum.
Bu sıralar mutfağımızda light tarifler pişmekte..
Bir müddet elimdeki yayınlamadığım tariflerle idare edeceğim haberiniz ola...

Sevgiler....... 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...