30 Ocak 2010 Cumartesi

Kereviç kurabiye ve tatilimizin son haftası...

Kurabiyeleri bir kaç hafta önce yapmıştım ....
Kereviç yada Gerebiç kurabiyesi doğuda bir çok ilde özellikle de Kilis'te gördüğüm bir kurabiyedir ..Aşağıda ki kalıpla yaptım....
Aslında içi dolu yapılan bir kurabiye..(iç için ceviz,hindistan cevizi,tarçın,karafil ve şeker karışımını kullanıyorlar)..
Piştikten sonra üzerine pudra şekeri serpiyorlar.Özelliklede bayramlar da yapıyorlar...
Ben biraz bisküvi tadında olsun diye içsiz yaptım ...Kalıp yine Hatay 'dan..
Malzemeler:
  •    2  yumurta
  • 1 su bardağı pudra şekeri 
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 1 su bardağı ayçiçek yağı
  • 250 gr tereyağı
  • vanilya, kabartma tozu
  • 2 yemek kaşığı irmik 
Aldığı kadar un (yine kulak memesi kıvamı) 
İstediğiniz şekli verebilirsiniz..200 derecede ısıtılmış fırında  20 dakika kadar beyaz kalacak şekilde pişiriyoruz...
Benim kurabiyelerim biraz fazla kaldı  renkleri azıcık koyulaştı tam bisküvi oldu yaniiii.....

Bu kurabiyeyi de LEZZET TRENİ'ne gönderiyorumm..

Bu resim sıcak yaz günlerini hatırlattı bana ..Size ordan nasıl görünüyor bilmem ama..
Bu hafta çocuklarla üçümüz başbaşayız ...Babamız da öğrencileri ile Üniversite hazırlık kampında ...
Babamızla önce bir yemek yedik, sonra  da onu okula bıraktık  .Eve dönerken markete uğradık alışveriş yaptık biraz... .
Çocuklarla  evde vakit geçirirken Ananas almıştık meyve suyu yapalım dedik ...
Evde bulduğumuz meyve olarak ne varsa karıştırdık ve rondoda  püre haline getirdik ...
Furkan ve Berkan bu karışımı çok sevdiler...Gerçi benim çocuklarımın pek sevmediği bişey yok  ya...
Öğretmenlerinin verdiği derslerin çoğunu bitirdiler .Bu hafta tatilinde son haftası olduğu için beraber sevecekleri şeyleri yapmayı planlıyoruz ....
İnşallah havalar iyi olur ve de Rabbim izin verirse tabi........

Portakallı marmelatlı fındıklı kurabiye....

Uzun süredir  ertelediğimiz ama gitmeyi de aklımızın ucundan çıkarmadığımız bebek görmelerimiz var...
Bir iki üç derken hepsi üst üste geldi. Bu böyle olmayacak dedik ve bugün nihayet ilkine gitmeye karar verdik...
Giderken de yanımızda hediyemizle beraber bu kurabiyeleri yaptım ve götürdük ...
Hemen tarife geçiyorum ..(unutmadan eklemeliyim ki bu tarifi uzun süre önce Portakal ağacı'ndan almıştım .Ve o zamandan beride severek yapıyorum ...

Malzemeler.:
  • 250 gr tereyağı (yumuşamış)
  • 5 yemek kaşığı pudra şekeri
  • 1 yumurta(sarı içine beyazı dışı için)
  • 1 portakal kabuğu rendesi
  • çay kaşığının ucu ile mahlep,zencefil
  • Dışı için 1 su bardağı kadar kırık fındık 
  • kabartma tozu,vanilya (birer paket)
  • aldığı kadar un (hamur kıvamı kulak memesi tabirindeki hamur)
  • Ortalarına koymak için istenilen bir marmelat (ben vişne kullandım)
Yapılışı:
Fındık ve yumurta beyazı dışındaki tüm malzeme ile hamurumuzu hazırlıyoruz ...
Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp yuvarlıyoruz .Elimizde hafif yassılaştırıp yan bölümlerini önce yumurta beyazına sonra fındığa buluyoruz.....
Tepsiye yerleştirirken de parmağımızın ucu ile ortalarına bastırarak çukur oluşturuyoruz...
Tüm hamur bitince 200 derecede ısıtılmış fırında beyaz kalacak şekilde 20 dakika kadar  pişiriyoruz ...

Pişince biraz yumuşak olabilir biraz bekleyince katılaşacaktır.Fırından çıkarır çıkarmaz ortaları kabardığı için çukurlaştırmak için tekrar parmak ucunuzla bastırabilirsiniz. İlk sıcaklığı  çıkınca ortalarına marmelatını yerleştirebilirsiniz...
Hepsi bu kadarcık ...

Bu tarifide LEZZET TRENİNE gönderiyorum ...

29 Ocak 2010 Cuma

Yöresel birkaç lezzet...(Mıhlama,fetir ve süt çorbası)

Mıhlama
          Bu hafta kar ve bazı aksaklıklar yüzünden eve hapsolduk desem yeridir....İstanbul'un çok kar yağan bir semtinde oturunca ve de arabamız olmadık bir süpriz yapınca bizde dışarı çıkamadık bi türlü ...Karne tatilimizin ilk haftası evde geçti anlayacağınız...
 Evde kalınca da değişik değişik yemekler aklımıza vurdu ...
Aslında biraz yöresel takıldık ...
İşte ilki bu lezzete Giresun da Mısır Yağlaş'ı derler .Aslında Trabzonda bunun daha yağlısına kuymak yada mıhlama derler ..Biz daha çok kahvaltıda yemeği tercih ediyoruz...Yapılış aşamalarını aşağıdaki kolajda göstermeye çalıştım..

Mısır Yağlaşı için 6 yemek yaşığı kadar gerçek mısır unu gerekli ...(Bu pazarlarda satılanlar gerçek mısır unu gibi gelmiyor bize)..Tavada mısır ununu tengi hafif koyulaşana kadar kavurdum ...
Sonrasında üzerini geçecek kadar soğuk su ilave ettim ...Veee  çok koyu olmayacak şekilde göz göz fokurdattım ammmaan dikkat koyu yada sulu olmayacak ikisinin arası ...
İstenilen kıvama gelincede bol kaşar peyniri rendesini ve tuzunu  ilave ettim .(aslında yöresel olan peynir tercihimiz ama bununla idare ettik )..
Üzerine erittiğim tereyağı ve sıvıyağlı  kırmızı biber karışımını da ekledim ..
Şebinkarahisar'ın ekmeği olan Fırın kurusu ile bandıra bandıra yenir ...(kolajda en alt sağda olan )
Fırın kurusu nam-ı diğer kuru ekmeğimizi bir çok insan bilmez onuda bir ara anlatırım inşallah ...

   Arabamıza kavuşur kavuşmak Annem'e gittik ...Canım uzun süredir hastaydı biraz düzelmiş görelim istedik ...
Anneler ,anne olmak farklı bir duygu geleceğimizi duymuş, hamur işini de sevdiğimizi bildiği için hemen hamurunu yoğurmuş bile ...
Bazlama da denilen bizim Fetirimiz den yaptı bize sıcak sıcaak yedirdi bize.Babamızda el atmadan duramadı hamuru incelttide inceltti yapacağım diye neyse ki yenecek bir şey çıktı ortaya...
Annecim çoooooooook teşekkür ederiz ...Sen bi tanesin ...
Eveeeet son lezzetimiz ağrıyan boğazımız için sıcak sıcak karabiberi üzerinde bulgurlu süt çorbası
Süt çorbası yapımı çok kolay ..Önce 1 su bardağı kadar ince bulgur'u (ama köftelikten kalın ) su ile haşladım ..
Bulgur iyice yumuşayınca içine 4 su bardağı kadar süt ilave ediyoruz.Kaynayınca yağ, tuz ve karabiberini ilave ettim.Üzerindeki yeşillikler isteğe bağlı ben evde yeşil olarak ne varsa ince doğrayıp ilave ediyorum ...
Sıcak sıcak boğazınız için çok yararlı olmayabilir ilk sıcaklığı çıkınca Afiyet olsun derim .....

27 Ocak 2010 Çarşamba

mimlenmişim......

 İşte yeni bir mim ve mim konusu daha..
                                             ***
                                              **
                                               *                       
Bloğunu yeni keşettiğim Sağlıklı Mutfağın sahibi Sevgili Hilal beni de mimlemiş ..
Mim konusu Blog sahibinin 7 ilginç özelliği... Benim de şimdi aklıma hemen şıp diye gelir bu özellikler..
İnsanın kendini anlatması zor şeymiş yaaaa..
                                                ***
Zat-ı alim öyle ilginç biri de olmayınca  düşünme sürem çok sürdü valla....
En sonunda ilginç mi değil mi bilmem ama 7 özelliğimi derledim buyrun bakalım ...

1-Hayatımın tamamı boyunca zayıftım ve hala da zayıf sayılırım .Yiyorum yiyorum kilo almıyorum gibi bişey bu tamamen genetik yani...
Yemek yememde hiç bir sorun olmadığı halde hemde .Gece 12 de makarna yerim mesela ama banamısın demen kilom sabit ..  Bu bazı insanların imrenerek baktıkları bir özellik belki ama ben bir ara takmıştım buna ...İnsanlarla her karşılaşmamda sen zayıfladın mı demeleri sinir bozuyor biraz...

2-Kavgayı gürültüyü hiç sevmem.. Hani bazı insanlar vardır ya çatır çatır kavga ederler bu ben değilim ....
Kavga etmem gerekirse eğer, ederim belki dayanamaz bi taraftanda ağlarım ..(yok ya kavga etmek bana göre değil ) 
3-Evim benim kalemdir .Hiç üşenmem düzenlerim veeee düzeniminde dağılmasını hiç istemem ...Dağınık evler hiç bana göre değil ...Evim düzenli tertili ise benim ruhumda düzgün oluyor sanki ...

Eşim biraz rahatına düşkündür mesela.Ona göre yastıklar yerde olabilir hiç önemli değil kirlenmiş, dağılmış ...

4-Bedavacılıktan hiç hoşlanmam ... Bedava dağıtılan ürün kuyruklarında beni bulmanız zordur...Bazen inadına uzaklaşırım öyle bir ortamdan ...

5-Dışarıdan soğuk görünüyormuşum söyleyenlerin yalancısıyım valla ....
Aslında özünde çok hümanistimdir ...İnsanları ve dostlukları çok severim ammmmaaaa  sorun biraz geç açılırım ...açılınca da tutabilene aşkolsun ...

6-Maliye mezunuyumdur ama maliyenin kapısından bile geçmedim desem yeridir...Okudum ama bana göre bir bölüm olmadığını geç anladım .Ben duygusal balık burcu paraymış, muhasebeymiş hiç açmadı beni ...


7-Alışverişi çoooook severim .Hastası değilimdir ama vaktim varsa da ben akşama kadar orası senin burası benim zevkle gezebilirim ..


Şimdide sıra burdan pas vereceğim arkadaşlarımı yazmaya geldi ...Zor bir seçim olacak benim için ama yazıyorum ve ayrılıyorum sıra onlarda artık ....

        Şeyma,(mirzahan ve ahrar)
           Fatma,(karakuzucuğum)
           Bengü,(Bengü mutfakta)
          Ayşenur, (birgüzelçiftiz)
    Gül. (alperenaslı)

26 Ocak 2010 Salı

tatlı ve de karlı anlar...

Okullar tatil olduğundan beri kar var ama rüzgar yüzünden doğru dürüst oynayamamışlardı çocuklar
Bugün biraz güneş görünce attık kendimizi karın kucağına
amaaaa dışarı çıkmadan da iki renkli pudingi yaptık ta çıktık kiii, biz dönene kadar donsunlar ve yemeğe hazır halde bizi beklesinler  diye.
bunun içinde önce kakaolu bir puding hazırladık ve bardaklara yan ve de yarım olarak doldurduk ve dondurduk.Bu sunum şeklini bir yerlerde görmüş ve denemek istiyordum
kakaolu puding için malzememiz
*1 kg.soğuk süt
*1.5 çay bardağı toz şeker
*6 yemek kaşığı un
*1 pk.vanilya
*3 çorba kaşığı kakao

 diğer yarısı için ben vişneli bitkisel jöle kullandım.(siz yarısını sade  puding de yapabilirsiniz,arzunuza kalmış)

Jöle hariç, tüm malzemeyi tencereme alıp iyice karıştırdım ve kaynayana kadar karıştıra karıştıra  pişirdim
Hepsi bu kadarcık ..
Bardağa yan döktüm, dondurdum sonra diğer yarısına da vişneli jöleyi 2 bardak kaynar suda hazırlayıp döktüm ve meyve ve dövülmüş fındık ile servis yaptım...
sonra daaaa hemen dışarı.....

soğuktan dışarıda kimsecikler yoktu ..


 Rüzgara dayanabildiğimiz kadar karlarla oynadık yattık,yuvarlandık
bazı yerlerde kar o kadar derinleşmişti ki ayaklarımız kayboldu ...
kollarımızı soktuk derinlik testi yaptık 
içimiz dışımız her yerimiz kar oldu,elimiz ayağımız buz tuttu desek yeridir.  

Şekil a da görüldüğü gibiii
yüzümüz gözümüz  pancar gibi mi desem ,elma gibi mi desem (siz karar verin artık ona) kıpkırmızı oldu.
  Karla sağlık mı bulduk acaba ?
Orası daha belli değil yarın göreceğiz .....
Veeeee
artık dayanamadık daha fazlasına
evim evim güzel evim dedik ...



24 Ocak 2010 Pazar

Haşhaşlı tatlı ...


Haşhaşlı tatlıyı ilk sevgili tub@ nın blogunda gördüm ...Haşhaş ve tatlı nasıl olur diye merakımdan misafirlerimin geleceği bir gün hemen denedim veeee...
tam not aldı tatlımız çok beğenildi ...
inanın ısrarla tavsiye ediyorum tek kelime ile muhteşem bir tad ...
Tat olarak revaniyi andırıyor ama yerken haşhaşın ağızda hissedilen çıtır çıtır sesi çok hoşş..
Yapılışını ve malzemelerini ben tekrar yazmayayım  tuba burada çok güzel anlatmış isterseniz oradan  da bakalirsiniz...

*****Son not olarak ben içine biraz kırılmış fındık ,servis esnasında da üzerine nar ilave ettim... (her yerde de nar kullanıyorum di mi )
Malzemeler
* 4 yumurta
* 1 su bar. şeker
* 1 su bar. sıvıyağ
* 1 su bar. haşhaş
* 1 su bar. irmik
* 1 su bar. un
* 1 paket kabartma tozu
* 1 paket vanilya

Şerbeti için;
* 2 su bar. su
* 1,5 su bar. şeker
Üzeri için;
* 1 paket krem şanti
* 1 su bar. süt

Yapılışı;
1. Şerbeti için şeker ve suyu ocağa alıyoruz, kaynayıp kıvamı gelince ocaktan kenara ılımaya alıyorum.
2. Yumurta ve şekeri iyice köpürene kadar çırpıyorum ve diğer tüm malzemeyi koyup(unu eleyerek) iyice karıştırıyorum, büyük boy borcama döküp 185 C fırında pişiriyorum.
3. Fırından çıktıktan sonra şerbetini döküyorum
4. Krem şantiyi paketin üzerindeki gibi sütle hazırlayıp spatulayla tatlımın üzerine sürüyorum.
5. Buzdolabında 2 saat beklettikten sonra servis edebilirsiniz..



Bu tarifi PDÇS-52 için LEZZET TRENİ'ne gönderiyorum...

22 Ocak 2010 Cuma

Karne sevincimiz....

 Sabah erkenden kalktık karne alacağız diye ...Ailece düştük okul yoluna babamız karne vercek kuzularsa alacaklardı ..
Yolda arabada her sene ki aynı diyalog.....

Furkan  annnee benim sınıfıma geleceksin dimiiii? 
Berkan anneeeee benim karne almamı görmiycen mi iii?

İkisini de memnun etmek lazım bu durumda  ne mi yaptım ??
Furkan biraz daha büyük olduğu için izah etmek durumunda kaldım  ve kardeşinin karnesini alır almaz senin sınıfındayız dedim ve öylede oldu. Allah'a şükür ikisinin istediği de oldu ...Berkanım çok hareketli bir çocuk ama beraberinde de Rabbime şükürler olsun zekide,  karnesi tam beklediğimiz gibi güzeldi ..
Gelelim Furkancığım'a, Furkan takdir belgesi aldı ..Karnesi, onunda çok güzel  yani....
Başarının sonucu ve yüze yansıması ...
Kuzum benim ders çalışmayı sevmediği halde dersi derste iyi dinlediği için maşallahı  var ...

Karnelerimizi aldık ve çocukların haftalar önceden muhabbetine başladıkları karne hediyesi faslına geçtik ...Karneleri ve dersleri çok güzeldi.  E eee hak etmişlerdi doğrusu ..
Başarıyı ödüllendirmek gerekiyordu ...                                         
              Hediye olarak istedikleri şeyler belli idi ..  Furkan kendine ait bir flash bellek  ,Berkan uzaktan kumandalı bir araba istiyordu .
Önce Forum İstanbulda beraber yemek yedik .    

Beraber, istedikleri şeyleri biraz dolaştıktan sonra aldık ...
Avm' de dolaşırken Giness rekords live etkinliği ile karşılaştık ...
Bu değişik bir çok başlık alında rekor denemeleri idi .Biraz abuk subuk ama eğlenceliydi ..
Furkan 1 dakikada en çok kalem dikme yarışmasına katıldı ve 8 tane dikerek ilk elemeyi geçen kişi oldu ..
Sonra salça kutuları ile 1 dakikada pramit yapmayı denedi 43 sn sürdü yapması ...
Bu arada Berkan çekimserdi ama kenardan kenardan yapabilirmiyim acaba diyerek denemeden de duramadı yani ....
Haaaa bide en çok sesle en uzun çığlık atma yada bağırma denemeside vardı ki. Furkan bunu da denedi ve
alabildiğince bağırarak ilk dönemin tüm sıkıntılarını attı yavrum üzerinden ...
İşte böyle onlar karneleri ve başarıları ile bizi sevindirdiler .Biz de onlarla güzel bir gün geçirdik ...

*Bu arada öğretmenlerimiz Nazmi Atlas Bey  ve Mehmet Asan Bey'lere pedogojik yaklaşımlarından dolayı teşekkür etmeyi de unutmayalım ...

21 Ocak 2010 Perşembe

AKŞAM YEMEĞİNDEN SEÇMELER...








Yanda SULU KÖFTE

Benim garanti yemeklerimden birisidir ..Köftesini önceden  bir kaç yemeklik yapar dondurucuda saklarım acil durum yemeği yani ..
Yemeğin yapılışını bilirsiniz büyük ihtimalle ama bilmeyen olur diye anlatayım istedim. 
Köfte için :Yarım kilo kıyma
1çay bardağı kadar köftelik ince bulgur
1 yumurta
tuz,karabiber
Tüm köfte malzemesini yoğurup iyice birbirine girmesini sağlıyoruz sonrada misket büyüklüğünde yuvarlıyoruz .
Yemeğide normal patates yemeği gibi yapıyoruz sadece fazladan köfteleri ekliyoruz ..

KÖZLENMİŞ PATLICAN VE BİBER SALATASI
Bu salatanın malzemeleri yazdan hazırlanıp dondurucuya konulanlardan ..
Nasıl mı yaptım ??

Közlenmiş patlıcan ve biberi ince doğradım.
1 diş sarımsak rendeledim .

2 ince doğranmış yeşil soğan ve çeyrek tutam maydanoz da ilave ettim .
Zeytinyağı ,tuz ve narekşisi ile de tadlandırdım ..Olduda bitti maşallah ..




Veeee günün tatlısı SÜTLAÇ  
Kısaca yapılışı şöyle :
  • 1.5 kilo süt
  • 2 çay bardağı pirinç 
  • 2 su bardağı toz şeker
  • 2 yemek kaşığı nişasta
                                                               3 su bardağı su (pirinci haşlamak için )
      Önce pirinci 3 su bardağı su ile haşlıyoruz, suyunu çekince sütü ilave ediyoruz..
Süt  ile de 10 dk kadar kaynayınca ,sulandırdığımız nişastayı ilave ediyoruz ve onunlada biraz kaynamasını bekliyoruz , bu arada karıştırıyoruz ki her an tencereden taşma emareleri görülebilir...
Bir 10 dakikada o şekilde kaynayınca ocağımızı kapatıyoruz .Şekeri ilave ediyoruz ve erimesi için karıştırıyoruz..
            **Sütlü tatlılarda şekerin kaynama olayından sonra konulması tavsiye ediliyor. Sebebi ise tatlının protein değerinin azalması imiş ...
                                 Bugün laf aramızda oruçlu idim .O yüzden tüm gün akşama ne yapayım diye düşündüm durdum . Aslında çokta acıkmadım ama akşama kadar da aklıma ne geldi ise onu yaptım ...(Rabbim açlıkla denemesin kimseyi ).

                                 Neyse benden bu kadar ...

AHŞAP BOYAMA TEPSİLER....


Bu yeşil tepsi  ilk eserimdir ..

 Bir sanatçı edasıyla başladım dimi yazıya??
Ama inanın boyama yaparken kendinizi çok farklı hissediyorsunuz..
İnsanlar boşuna demiyor terapi gibi diyeee
resmi çekerken biraz ışık vurmuş ama siz görmeyin onu olur mu?.
 Evet bu tepsimi çok zevkle kullanıyorum......



Alttaki tepsi ve ekmeklik takımını bir arkadaşıma hediye yapmıştım vakti zamanında...Dökopaj,eskitme ve boncuk boya ile yapılmış şirin bir tepsi idi kendileri....



Kahverengi çiçekli tepsi ve ekmeklik yine ikili bir takım


Bu yeşil sandık ise çok amaçlı kullanılabilecek bir aksesuar aslında kullanımı zevke kalmış ....


 

20 Ocak 2010 Çarşamba

Berkan'la Pofuduk Poğaça......



Berkan tam bir mutfak meraklısı ,kız olsa herhalde bu kadar olurdu ...
Benim  murfakta bir şeyler yaptığımı görmesin anında mutfakta ve
annnee bende yapıyım mıııı?
Benim canıma minnet zaten ,merak etmesi ,yardım etmeye çalışması hoşuma da gitmiyor değil .
Fırsatı kaçırır mıyım hamuru da beraber yoğuruyoruz ,poğaçayı da beraber şekillendiriyoruz... 
Pişince de afiyetle yiyoruz..

                                              Nasıl mutfak önlüğü yakışmış mı oğluma ??
   Gelelim poğaçamızın malzemelerine;  
  • 1 su bardağı sıvı yağ
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 2 su bardağı ılık süt
  • 2 yumurta (1 yumurta sarısı dışı için ayrılacak)
  • 4 yemek kaşığı şeker
  • 1 yemek kaşığı tuz
  • 1 paket yaş maya
  • 1 çay kaşığı mahlep
  • üzeri için susam veya çörek otu 
  •  ( teyzem bazen poğaça yaparken hamurun içine 1 haşlanmış patates rendesi ilave ediyor.Daha yumuşak ve lezzetli oluyor)
Önce mayayı ılık süt ile biraz kabarana kadar bekletiyoruz .Diğer malzemeleri de ilave ederek yumuşak bir hamur elde ediyoruz ki poğaçalarımız pofuduk olsun ..Hamur mayalanana (kabarana) kadar bekletiyoruz... 
Mayalanma işi tamamlanınca ,tercih ettiğiniz bir iç malzemesi ile  artık şekil verebiliriz .Biz Berkan'la kafamıza estiği şekilde şekillendirdik ..
Sonra da Oğluşum' la sabırsızlık içinde pişmedi mi anneee nidaları ile pişmesini gözlemledik
veeee
mutlu son
o minik elleri ile öyle güzel yaptı ki herşeyi,  ilk lezzet testini yapmakta doğal olarak Berkan'ın oldu ...  

19 Ocak 2010 Salı

ADIYAMAN VE DE NEMRUT'TAYIZ.....


Urfa dan sonra haritada en yakın Adıyaman olunca direksiyonu o tarafa çevirdik bizde...
Adıyaman 'ın merkezi Urfadan sonra  çok sade geldi bize ...
Şehri şöyle bir gezdik ..Özellikle Oturakçı Pazarı denilen çarşı benim hoşuma gitti .
Hamsiyi pişirdiğimiz tüp aparatını da bu çarşıdan almıştım ... 
Yöresel bir çok şey bulabilirsiniz burada ..
Biz Nemrut Dağın'a çıkacağımız için çok oyalanmadık ...
Nemrut Dağı ile Adıyaman arası bayağı km vardı biz gidene kadar akşam olacaktı o yüzden biz Kahta ilçesinde geceledik ..
Kahta 'ya giderken yol üzerinde büyük bir ırmak gördük ve insanlar o yaz sıcağında derenin içinde serinliyorlardı .
Çocuklarda ısrar edince biz de ırmağa doğru yöneldik .Babamız fırsattan istifade arabayı temizlerken çocuklarda giydiler şortlarını başladılar ırmak içinde balık avına...Hiç çıkmak istemediler.
Bizim için dinlendirici bir mola olurken Furkan ve Berkan içinde eğlence oldu ...
                                    Ertesi gün Nemrut Dağına çıkmak için düştük yine yollara...
Nemrut Dağın'a varana kadar Atatürk barajını gördük ve değişik yerleşimde bir çok köyün içinden geçtik ...
Çocuklarda yolda hayvan otlatan kendi yaşıtlarını görünce onlara Konyadan aldığımız şekerleri vermek istediler.Çokta mutlu oldular. Hatta Berkan anneee  biz şimdi sevap mı kazandık? dedi ...


Çocukların bakış açısı ne kadarda saf ve temiz değil mi?..

Nemrut Dağı Dünyanın 8. harikası olarak adlandırılıyormuş ...
Dağ 2150 mt yükseklikte Doğu, batı ve kuzey teraslarından oluşuyor.. Arabayı dağın aşağısına park ettik ve başladık yukarı tırmanmaya .Dağ harika ama hizmet sıfır ..
***.En basiti yalnız giden insanlara yönlendirici hiç kimse yok ama aşağılarda giriş için para karşılığı makbuz kesiliyor...
Makbuz kesilsin ama hizmette görmek istiyor insan  .
Dünyanın en güzel güneş doğumu ve batımının burada olduğu söyleniyor .Dağın bir yüzünden güneşin doğuşunu diğer yüzünden batışını izleyebiliyorsunuz...O yüzden turistler özellikle ya sabah güneş doğmadan ya da akşama doğru geliyorlarmış..
Yukarıda kırılmış taşlardan oluşan çok ilgi çekici dev bir tümülüs var. Bunu Komagene Kralı'nın yaptırdığı söyleniyor...Ayrıca kendi mezarıyla birlikte dev kral ,tanrı,kartal ve aslan heykelleri ve çeşitli kabartmalarda yer alıyor...Heykellerin yüzleri güneşe doğru bakıyor..
Bana göre çok güzel bir yer ama yerel yönetimler tarafından yeterince ilgi gösterilmemiş gibi geliyor .Başka ülkelerin elinde bu tarz bir eser olsa neler neler yapar kıymetini bilirlerdi ...
(hatırlatmakta fayda var ziyaretçilerin neredeyse tamamı yabancıydı)

Nemrut Dağından inerken Üzeyir Peygamber'e ait denilen bir türbe de yol üzerindeki köyde ziyaret etmeye değer...

Urfa dan son görüntüler.....

Urfa'ya Peygamberler Şehri denilmesinin sebebi bir çok Peygamber'e ev sahipliği yapmasıymış .
Üstte resimde Hz.Eyyüp (a.s) 'ün sabır makamı denilen yer görülüyor .Hz Eyyüp hastalığı boyunca burada kaldığı söyleniyor .
Yer altında dar ve güneş almayan bir yerdi . İnsanlar merak ediyor, ziyarete geliyorlar ama bu tarz yerlerde yapılan bid'ate kaçan ibadetler biraz üzücü ..
Daha bir çok peygamberden bahsediliyor Urfa da ...

Bizim için her şey ilgi çekiydi insanlar, mimari yerleşim , bayanların kıyafetleri yemek kültürleri görmeye değer ..Kebab kültürü Urfa da da çok gelişmiş .Özellikle ciğer kebabına çok ça rastladık  ...
İsot ve kırmızı acı biber satıcıları Balıklı gölün üst tarafında sıra sıra idi .
Benim ülkem başka yaaa.... Her köşesi ayrı bir cennet köşesi ..

Hz Eyyüp (a.s) sabır makamının bulunduğu caminin bahçesinde insanların şifalı dedikleri bir su vardı .
Biz de içmeden geçmedik .Hatta tecrübe ilede sabitlendi ;
Berkan'ın ara ara bacağı ağrır .Biz ona suyun şifalı olduğundan bahsetik
***Ben de hemen içerim o zaman dedi ve kana kana içti ,
sonrada başladı hoplamaya zıplamaya geçti bile demeye başladı .
Zaten yerinde durmayan bi çocuk söylediğimiz şeye öylesine inandı ki bacağının ağrısının geçtiğini ifade etti ...

Üstteki görüntü ne mi???
Urfa'da kaldığımız sürece öğretmen evinde kalmıştık .
O gece öğretmen evinde düğün vardı .Merak ettik Urfa düğünü nasıl olur diye ve Berkan la beraber davetsiz misafir olduk ...
Aslında biraz yöresel bir düğün bekliyorduk ama pek umduğumuzu bulamadık ..

18 Ocak 2010 Pazartesi

PEYGAMBERLER ŞEHRİ URFA....

Urfa için Peygamberler şehri deniyor ...
Şehrin kendiside insanı da sıcak .

Urfa denince genelde akla ilk gelen Balıklı Göl oluyor .
Biz de önce orayı görmek istedik ..
Biz hafta sonu gittiğimiz için bir çok yer kapalıydı ..
Balıklı Göl'e giderken aynı paralelde olan ,Hz İbrahimin kaldığı mağarayı da gördük ..
Eğer gitmeği düşünürseniz hafta içi ortam daha müsait olur diye düşünüyorum ..
Balıklı Göl'ün çok huzur verici bir ortamı var..
Furkan ve Berkan balıklara bayıldılar ..Uzun süre balıklara yem vermek için birbirleri ile yarıştılar...
Urfa da ilgimizi çeken bir başka şeyde kadınların yöresel kıyafetlerle dolaşmasıydı ..
Çocuklar öğle namazında babalarına eşlik ettiler ...
Babamız eksik olmasın bu tarz gezilerde neşemize neşe katıyor.Ortamı bize çok daha güzelleştirebiliyor..
Onunla gezmek bizim için zevk .
Camide de bizim küçük adamlar büyüdüler ya erkeklere ayrılan bölümü tercih ettiler...
Anneye de bu durumda camide tek başına kalmak kaldı ..( cümle bi acayip oldu ama neyse şimdilik böyle olsun anladınız siz...)...

17 Ocak 2010 Pazar

Yeni bir akraba gününden sonra.......

Eveeet pazar günü gün olur mu?
Biz yaptık oldu bile...
Aslında Cumartesileri yapıyorduk amaaa teyzelerimden birisi iş hayatına atılmaya karar verince onun için ayda bir pazarları buluşmaya karar verdik....
Akraba günümüz sayesinde birbirimizden daha haberdar oluyoruz ..
Vee çocuklar bir araya gelince kavga gürültü olsada, en azından birbirlerini daha iyi tanıyorlar...

Bu akraba günü meselesi bizi bayaa sardı 4 sene önce başladık Allah'a şükürler olsun firesiz devam ediyoruz. (hem de sayıca artarak)
Daha öncede bahsettiğim gibi önce mavevi bir hava sonrasında gelsin güzel ikramlar....
Sonra da yöresel ritimlerle kurtlar dökülüyor .(bakınız üst foto)
Çocuklar bile bizden aşağı kalmıyorlar.
Aslında çocuklar da çok sevdi bu havayı ama bir araya gelince biraz fazla hareketleniyorlar.
Bu ay teyzemin kızı BİRSEN'de idik ..
Birsen bizim için neler neler hazırlamış, bunlar benim makinemden yansıyanlar...

Cevizli kabak tatlısı ve Tırtıl kurabiye (ikiside enfesdi)

Ispanaklı elde açma börek ve peynirli bir başka çeşit (benim favorim ıspanaklı olanı idi ,kaç tane yediğimi hatırlamıyorum)

Elmalı cevizli kereviz salatası , patates salatası ve havuçlu toplar

HAFTA SONU VE BALIK (Hamsiiii)...

Biz genelde balığı hafta sonuna bırakıyoruz ..
Ve bir Karadenizli olarak tercihimiz Hamsi den yana oluyor...

Balık işi genelde Babamızın ellerinden öpüyor, ne yapalım o da bu kadar güzel ve maharetli yapmasaydı .(Bu da bizim mazeretimiz oluyor)

Gelelim yapılışına :


Balık tamamen temizlenip tuzlandıktan sonra mısır unu ile unlanıyor.
Sonra uygun bir tavaya diziliyor.
Eşim tamamen dizdikten sonra hamsileri tavanın kapağına ters çevirip ,tavayı yağlıyor ve kapaktaki hamsileri küçük bir hareketle tavaya geri yerleştiriyor...

Hepsi bu kadarcık .Biz Hamsiyi küçük tüp üzerinde aşağıda gördüğünüz aparatla pişirdik .Öyle tavayı ikide bir çevireyim yanmasın derdi olmadı hiç ...

Bu çok işlevsel bir alet biz Adıyaman'dan almıştık börek ,künefe,balık tüp üzerinde aklınıza gelen ne varsa bununla çok rahat bir şekilde pişirebiliyorsunuz..
Aslında doğu illerinin çoğunda satılıyor bu alet..

Çok kısa sürede dumanı üzerinde balığımız hazır .Biz balığın bir tarafı pişip diğer tarafını çevirdiğimiz zaman
doğranmış soğan ilave ediyoruz .Soğan balığa ayrı bir tad veriyor.
Yanında karışık bir salata ile başka hiç bir şeye gereek duymadan güzel bir tercih oluyor....



Evet bahsettiğim alet bu .Sadece tavayı üzerine yerleştiriyorsunuz ve pişirdiğiniz her ne ise arka yüzünü çevirmek için yanına uğruyorsunuz bu kadercik....

Bu şekilde mutfağınız ne yağlanıyor ne de balık kokuyor...

16 Ocak 2010 Cumartesi

Hafta sonu için lezzetli bir alternatif.....

slında İstanbul da olanlar için mi yazsaydım başlığa karar veremedim ..
İsanbulda yaşayanlar veya İstanbul'a gelecek olanlar için görülmesi gereken bir mekan ve tadılması gereken lezzetler...
Bahsettiğim yer OVALI KONYA MUTFAĞI

Adından da anlaşılacağı üzere Konya lezzetlerinin sunulduğu bir mekan burası ...
Biz evimize yakın olan şubesine gittik belki size yakın olan bir başka şubeside vardır .
Buradan bakabilirsiniz..

Gelelim lezzetlere
Biz Etli ekmeğini tadmak için gitmiştik .Etli ekmeği Konyada da denemiştik biraz da amacımız kıyas yapmaktı .
Ovalı resimde de görüldüğü gibi etli ekmeği ilginç bir şekilde servis ediyor .Masaya uzun bir servis tahtası ile getiriyorlar.
İlk görüşte biz bunu bitiremeyiz diyorsunuz ama kaşla göz arasında bitmiş oluyor.

Konya ile kıyaslayınca lezzetin aynı olduğunu görüyorsunuz .
Sebep malzemeninde bu lezzeti hazırlayanlarında Konyalı olması....
Salatası ve yanında bol köpüklü yayık ayranı ile... (bizim köpükler Berkan tarafından mideye indirildiği için köpükten pek eser yok amaa)

Etli ekmekten sonra eğer yiyecek haliniz kalırsa
Sac arası denilen yine Konya mutfağına ait bu şerbetli fıstıklı tatlıyı da tadın derim emin olun pişman olmazsınız ...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...